İnsanların birçoğunda kendi yazınsal üretimini yapma istediği vardır. Ama içindeki cevheri ortaya çıkarmaya cesareti olmayan insanlar da yok değildir. Özellikle kişisel blog dönemlerinin öncesinden biraz bahsedeceğim. Özellikle kitap okumaya büyük tutkuyla bağlı insanlarda yazma eğilimi daha yüksektir. Hepimizin zamanında yazdığı (özellikle ilk gençlik dönemlerinin başında) kendimize ait bir dize şiir ve yahut kıyıda köşede kalmış defterlerin içinde sitem dolu birkaç sayfa edebi yazı vardır. Kimimiz çok beğenirsek gösterirdik bu yazıları ama saklananlar da bir hayli vardı. En çok da tüm dünyaya mal olmuş bir sürü büyük yazarı okuduktan sonra değersiz gelirdi yazdıklarımız. Ama şimdi öyle mi? İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla ve sosyal paylaşım sitelerinin de inanılmaz sayıya ulaşmasıyla herkes kişisel bloglarında edebiyat parçalar hale geldi. Kaliteli olan kişisel bloglara diyecek lafım yok. Onlar iyiki de varlar. Bu sayede yeni kişiler keşfedip onların düşünsel dünyasına adım atmak ve farklı şeyler öğrenmek bana büyük haz veriyor. Fakat çoluk çocuk konuşmayı hatta yazmayı bile değersizleştirdi. Anı anına verilen rapor yazıları, yer bildirimleri çok saçma ve gereksiz. Örneğin “duştayım, dersteyim, çok sıcaaaaak, sıkıldım yaaa” vs. Tabi daha bu kelimeleri bile düzgün yazmayanları var, türkçeyi bozarak daha havalı olduğunu düşünen bir sürü genç beyin. İnternet artık onların yaşam sebebi olmuş duruma geldi. Madem kitap okumuyorlar en azından yararlı sitelerde, yararlı kişisel bloglarda ve yahut yeni bilgiler edinmeleri konusunda kendilerine ışık tutacak tartışma platformlarında bulunmalarını yeğlerdim. Ama maalesef yazdıkları da beş para etmiyor, müdavimi oldukları siteler de.. Eski dönemde yazılarımızı kişisel blog vasıtasıyla tanımadığımız insanlara duyurabilmek, mütevazi olmamıza rağmen çok güzel yazılar çıkarabilmiş neslimiz için hayal bile edilemezdi. Takip ettiğim bir kişisel blog sayfasını sizinle paylaşacağım umarım dikkatinizi çeker www.hasanyildiz.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder